Müşterilerimize bir içerik sunarken, bunu bir hikaye anlatarak çok daha ilgi çekici ve etkili yapabileceğimizden bahsetmiştik. İçerikte hikaye anlatımı bizlere bir çok fayda sağlıyor. Hikaye anlatırken kahramanın yolculuğu çok kullanılan bir model. “Ama benim hikayem yok ki!..” ya da “Marka hikayemi nasıl anlatabilirim?” diyorsanız, bu yazımda size hikaye anlatımının tekniklerinden, yani kahramanın yolculuğundan bahsedeceğim. Bunu markanın yolculuğuna nasıl dönüştürebileceğimizi de anlatacağım.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, herkesin bir hikayesi olduğu gibi markanızın da bir hikayesi vardır. Diyelim ki siz bir girişimcisiniz ve ürettiğiniz ürünü ya da sunduğunuz hizmeti müşterilerinize anlatmak istiyorsunuz. Bunu içerik pazarlaması ile yapabileceğinizi düşündünüz ve içeriklerinizi hazırlamaya koyuldunuz. Müşterilerinizle bir etkileşim yaratmak, sizi benimsemelerini sağlamak ve akılda kalıcı olmak için hikayenizi anlatmaya karar verdiniz. Ancak bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsunuz. Nereden başlamalısınız?
Tolstoy “Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir..” demiş.
Bir düşünün: Sizin ya da markanızın hikayesi nasıl başladı?
Her hikayenin olmazsa olmazı kahramandır. Sizin hikayenizde de bu kahraman siz ya da markanızdır. Hikayenin sonunda yaşadığı maceralar sonrası kahramanımız bir dönüşüm yaşayarak bize bir tecrübesini aktarır ve yeni bir şey öğretir.
Amerikalı bir mitolog, yazar ve öğretim görevlisi olan Joseph Campbell birçok kaynağı araştırıp analiz ederek hikayelerin genel döngüsünü 12 basamakta göstermiş ve bunu “Kahramanın Yolculuğu” olarak tanımlamıştır.
Kahramanın Yolculuğu
Biz bu modeli kendi marka hikayemize uyarlamak istersek, başlıkları aşağıdaki gibi düşünebiliriz bence:
Kahramanın Yolculuğu Modeline Göre;
- Biz pazara girmeden önce, pazarın durumu neydi? (Durum analizi)
- Analizlerinizi yaparken pazarda bir ihtiyaç hissettiniz ve bu sizde ihtiyacı karşılayacak bir hizmetle pazara girme arzusu uyandırdı.
- Sonra tekrar düşünerek bu işin zorlayıcı yanlarını da gördünüz ve belki bir miktar geri adım attınız.
- Bu konuda tecrübesi olan bir mentor ile karşılaştınız ve o sizi motive etti belki bir miktar bilgi verdi.
- İlk eşikte siz bunları düşünmeye başladığınızda, kendinizi zaten bu işin içine girmiş buldunuz.
- Sonrasında çalışmalarınız devam etti, satışlar, rakipler, deneyimler işin içine girdi ve testler, dostlar, düşmanlar edindiniz.
- Siz bunlarla uğraşırken pazardaki detaylara daha da hakim olarak, asıl ihtiyaçları tanımlayıp bunlara yönelik değer ürettiniz. Burada belki de içerik pazarlaması yapmaya başladınız.
- Sonrasında büyük bir değişim yaratacak bir hamle yaptınız ve artık pazara siz yön vermeye başladınız. Tabi bunu yapmak pek kolay olamayacaktır. Burada çekilen çileler hikayenin bir parçasıdır.
- Geçirdiğiniz tüm bu süreçte ya ödül olarak başarılı oldunuz, ya da umduğunuz gibi gitmedi ve belki de yeni bir hikaye yazmak üzere başa döndünüz.
- Sonuçlar istediğimiz gibi gitti ve kahramanımız yolculuğuna devam ederken, artık sıradan dünyasına doğru dönüşe başladı. Burada sıradan dünya artık kahramanımızın “yeni sıradan dünyası”. Verdiği hizmetle doygunluğa ulaşmış bir markadan söz ediyoruz artık.
- Zirveye geldiğinde kahraman markamız belki de pazar lideri ya da kendi hikayesinin artık birçok macerayı geride bırakarak zirvesine geldi.
- Sonunda başladığı noktaya dönen kahramanımız bu sefer yaşadığı deneyimlerle bize farklı bir şey sundu ve artık o yeni haliyle yaşamaya devam ediyor.
İşte bu modele göre anlatabileceğimiz hikayemizin bir uyarlaması.
Peki bizler hız çağında insanlara kısaca dikkat çekici içerikler üretmek istersek bütün bu döngüyü anlatmalı mıyız? Bence bunu aşağıdaki dört basamakla kısaltarak anlatmak mümkün.
Sizden önce pazar nasıldı ve neye ihtiyaç vardı?
Siz bu ihtiyaca yönelik ürettiğiniz ürünü nasıl meydana getirdiniz?
Ürününüz nedir?
Ürününüz nasıl bir fayda sağlıyor?
Bu 4 basamağı yukarıda uzun uzun bahsettiğimiz döngüyü düşünerek kurguladığınızda güzel bir hikaye anlatabilirsiniz. Hikayenizi anlatırken hedef kitlenizin tarzını, onların hoşuna gidecek üslubu da iyi belirlemenin önemini unutmamak gerekir.
Seth Godin’in de dediği gibi “Harika bir hikaye anlatıcısı olabilmeniz için, önce berbat bir hikaye anlatıcısı olmaya başlamanız gerekir.”
Başarılarınızla harika hikayeler anlatmanız dileğiyle…